Çeviriler Sureler
TÜRKÇE, E.HAMDi YAZIR

12 - Yusuf

Bismillahirrahmanirrahim

 
1Elif. Lam, Ra. İşte bunlar, sana apaçık kitabın ayetleridir!
 
2Biz onu akıl erdirebilesiniz diye. bir Kur'an olmak üzere Arapça olarak indirdik.
 
3Biz sana bu Kuran'ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Doğrusu, senin bundan önce hiç haberin yoktu.
 
4Bir vakit Yusuf babasına: "Babacığım, ben rüyada onbir yıldızla güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki, onlar bana secde ediyorlar." dedi.
 
5Babası: "Yavrum, rüyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar; çünkü şeytan, insana belli bir düşmandır.
 
6İşte böyle. Rabbin seni seçecek, sana olayların yorumuna ait bilgiler öğretecek ve hem sana ve hem de Ya'kub soyuna, bundan önce ataların İbrahim ve İshak' a tamamladığı gibi nimetini tamamlayacaktır. Şüphe yok ki, Rabbin herşeyi bilendir, hikmet sahibidir." dedi.
 
7Yüceliğim hakkı için Yusuf ve kardeşlerinde soranlara ibret olacak deliller vardı.
 
8Çünkü kardeşleri: "Kesinlikle Yusuf ve kardeşi, babamıza bizden daha sevgilidir. Oysa biz birbirine sargın bir topluluğuz. Doğrusu babamız belli ki, yanılıyor.
 
9Yusuf'u öldürün veya bir yere atın ki, babanızın yüzü size katsın ve ondan sonra doğru dürüst bir topluluk basınız! "dediler.
 
10İçlerinden biri: "Yusuf'u öldürmeyin de bir kuyu dibinde bırakın ki, onu geçen bir kervan bulup alsın; eğer yapacaksınız böyle yapın!" dedi.
 
11Vardılar babalarına: "Ey babamız, neden sen, Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun? Oysa biz onun iyiliğini isteyenleriz.
 
12Yarın onu bizimle gönder, gezsin oynasın. şüphesiz biz onu gözetiriz." dediler.
 
13Babası: "Onu götürmeniz, beni mutlaka üzer ve korkarım, onu kurt yer, haberiniz olmaz!" dedi.
 
14Onlar: "Andolsun, biz böylesine birbirine sargın bir topluluk iken onu kurt yerse, o taktirde biz hüsran çekeriz!" dediler.
 
15Yusuf'u alıp götürdükleri ve onu kuyunun dibine koymaya karar verdikleri zaman, Biz ona: "Andolsun ki, sen onlara, hiç tartanda değillerken, bu işlerini haber vereceksin!" diye vahyettik.
 
16Yatsı vaktinde ağlayarak babalarına geldiler.
 
17Ey babamız, biz gittik yarışıyorduk, Yusuf'u eşyamızın yanında bırakmıştık; bir de baktık ki, onu kurt yemiş. Şimdi biz doğru da söylesek sen bize inanmazsın!" dediler.
 
18Bir de gömleğinin üzerinde yalan bir kan getirdiler. Babaları:"Hayır, nefisleriniz sizi aldatmış, böyle bir işe sevketmiştir. Artık bana düşen güzelce sabretmektir. Sizin söyledikleriniz karşısında yardımına sığınılacak Allah'tır ancak!" dedi.
 
19Öteden bir kervan gelmiş, sucularını göndermişlerdi; vardı, kovasını saldı ve:"A, müjde, bu bir erkek çocuk!" dedi. Onu tutup bir ticaret malı olarak gizlediler. Allah ise, ne yapacaklarım biliyordu.
 
20Onu ucuz bir fiatla birkaç dirheme sattılar. Onu yanlarında tutmaya isteksiz bulunuyorlardı.
 
21Mısırda onu satın alan kişi karısına: "Ona iyi bak, belki bize yararı olur, ya da onu evlat ediniriz." dedi.Bu şekilde Yusuf'u orada yerleştirdik, kendisine olayların yorumuna dair bilgiler öğretelim diye. Allah, yaptığı işte üstün bir güce sahiptir, fakat insanların çoğu bilmezler.
 
22Kıvamına geldiği zaman, Biz ona bir nüfuz ve peygamberlik bilgisi verdik. işte Biz, iyi hareket edenlere böyle karşılık veririz.
 
23Derken evinde bulunduğu hanım, bunun nefsinden kam almak istedi (onu birlikte olmaya çağırdı) ve kapıları kilitledi;"Haydi gel, seninim!"dedi. O:"Allah'a sığınırım, doğrusu O, benim efendim, bana iyi baktı ve gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz." dedi
 
24Hanım gerçekten ona niyetini kurmuştu, eğer Rabbinin açık delilini görmeseydi o da ona kurmuş gitmişti. Biz ondan kötülüğü ve fuhuşu uzaklaştıralım diye, böyle oldu. Gerçekten o, Bizim ihlasa mazhar edilmiş has kullarımızdandır.
 
25-İkisi de kapıya koşuştular, hanım onun gömleğini arkasından yırttı ve kapının yanında hanımın beyine rastladılar. Hanım: "Senin karina fenalık yapmak isteyenin cezası, zindana konulmaktan veya acı bir azaptan başka ne olabilir?" dedi.
 
26Yusuf : "O, kendisi beni birlikte olmaya çağırdı!" dedi. Hanımın akrabasından bir şahit şöyle şahitlik etti:"Eğer gömleği önden yırtılmış ise, hanım doğru söylemiştir, bu yalancılardandır.
 
27Yok eğer gömleği arkadan yırtılmışsa hanım yalan söylemiştir, bu doğrulardandır."
 
28Gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu görünce: "Anlaşıldı, o, siz kadınların tuzaklarından biridir; gerçekten sizin tuzağınız çok büyüktür!
 
29Yusuf, sakın bundan söz etme; sen de kadın, günahının bağışlanmasını dile; sen gerçekten büyük günahkarlardan oldun!" dedi.
 
30Şehirdeki bir takım kadınlar da: "Azizin karısı delikanlısının nefsinden murat istiyormuş (onunla birlikte olmak istiyormuş), onun aşkından yüreğinin zarı çatlamış; kan besbelli çıldırmış!" dediler.
 
31Onların gizliden gizliye dedikodularını duyunca, onlara bir davetçi gönderdi, onlar için dayalı döşeli bir sofra hazırladı, her birine bir bıçak verdi ve: "Çık karşılarına!" dedi. Kadınlar onu görür görmez çok büyüttüler, kendi ellerini doğradılar ve: "Haşa, Allah için bu bir insan değil, ancak değerli bir melektir!" dediler.
 
32Dedi ki: "İşte beni, hakkında kınadığınız, bu delikanlı! Yemin ederim ki, ben onunla birlikte olmak istedim de o, iffetini koruyup bana yanaşmadı. Yine yemin ederim ki, eğer emrimi yerine getirmezse mutlaka zindana atılacak ve mutlaka zillete uğrayanlardan olacaktır!"
 
33Yusuf: "Ey Rabbim, zindan bana bunların davet ettikleri işten daha sevimlidir. Eğer sen, bu kadınların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, ben onlerin sevdasına düşer, cahillerden olurum." dedi.
 
34Bunun üzerine Rabbi duasını kabul buyurup onların tuzaklarım ondan uzaklaştırdı. Muhakkak O, herşeyi işiten, herşeyi bilendir.
 
35onra bu kadar delili gördekleri hakte onlar, onu mutlaka bir sure için zindana atma görüşüne vardılar.
 
36Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Birisi: "Rüyada kendimi şarap sıkarken görüyorum." dedi. Diğeri: "Ben, rüyada kendimi basımın üstünde bir ekmek götürürken görüyorum, ondan kuşlar yiyor. Bize bunun tabirim haber ver; çünkü biz seni iyilik sevenlerden görüyoruz." dedi.
 
37Yusuf şöyle dedi: "Size yiyeceğiniz bir yemek gelecek ya, işte, o gelmeden önce kesinlikle ben size bunun tabirin! bildirmiş olurum. Bu, bana Rabbimin öğrettiklerindendir. Çünkü ben, Allaha inanmayan ve hepsi ahireti inkar eden bir toplululuğun dinini bıraktım."
 
38Ve atalarım İbrahim, İshak ve Ya'kub'un dinine uydum. Bizim Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamız olamaz. Bu, Allah'ın bize ve insanlara bir lütfudur, fakat insanların çoğu şükretmezler.
 
39Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı birçok tanrılar mı, yoksa hepsinden üstün kahredici bir Allah mı daha hayırlıdır?
 
40O'ndan başka taptıklarınız, sizin ve atalarınızın takmış olduğu bir takım kuru isimlerden ibarettir; yoksa Allah, onlara öyle bir saltanat indirmemiştir. Hüküm ancak Allah'ındır. O, size kendisinden başkasına tapmamanızı emretti. Doğru ve sabit din budur, fakat insanların çoğu bilmezler.
 
41Ey zindan arkadaşlarım, gelelim rüyanıza: "Biriniz, efendisine yine şarap sunacak, diğeri asılacak ve kuşlar basından yiyecek; işte fetvasını istediğiniz mesele halledildi!" dedi.
 
42Birde bu ikisinden kurtulacağım sandığı kişiye: "Efendinin yanında beni an!" dedi. Ona da şeytan, efendisinin yanında anmayı unutturdu da yıllarca zindanda kaldı.
 
43Bir gün hükümdar: "Rüyamda yedi arık ineğin yemekte olduğu yedi semiz inek ve yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak görüyorum. Ey efendiler, eğer rüya tabir ediyorsanız, bana rüyamı halledin!" dedi.
 
44Dediler ki: "Rüya dediğin, demet demet hayallerdir, biz ise hayallerin tabirini bilmiyoruz."
 
45İki zindan arkadaşından kurtulmuş olan, uzun süre sonra hatırladı ve: "Ben size onun tabirini haber veririm, hemen beni gönderin!" dedi.
 
46Gelip: "Yusuf, ey dosdoğru kişi, "yedi semiz inek. bunları yedi arık inek yiyor ve yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak" rüyasını bize tabir et, ümit ederim ki, o insanların yanına cevapla dönerim, ola ki, değerini bilirler dedi.
 
47Dedi ki: "Yedi yıl adetiniz üzere ekeceksiniz, biçtiklerinizi biraz yiyeceğiniz hariç olmak üzere, başağında bırakın!
 
48Sonra onun arkasından yedi kurak yıl gelecek, saklayacağınız az bir miktar hariç, önce biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek.
 
49Sonra onun arkasından hakin sıkıntıdan kurtulacağı, sıkıp sağacağı bir yıl gelecek."
 
50Bunu duyan hükümdar: "Getirin bana onur dedi. Bunun üzerine ona gönderilen adam gelince Yusuf:"Haydi efendine dönde sor ona, ellerini doğrayan kadınların maksatları neymiş? Şüphesiz ki, Rabbin onların hilelerini çok iyi bilir." dedi.
 
51Hükümdar o kadınlara: "Derdiniz neydi ki, o zaman Yusuf'un nefsinden murad almağa, onunla birlikte olmaya kalkıştınız?" dedi. Onlar: "Haşa, Allah için biz onun aleyhine bir kötülük bilmiyoruz!" dediler. Azizin karısı: "Şimdi gerçek ortaya çıktı; onun nefsinden ben kam almak istedim. O ise kesinlikle doğru söyleyenlerdendir." dedi.
 
52"Bundan maksadım, benim ona gerçekten gıyabında hıyanet etmediğimi ve Allah'ın kesinlikle hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını bilmesini sağlamaktı.
 
53Nefsimi temize de çıkarmıyorum, çünkü nefis kötülüğü emreder; meğer Rabbim rahmetiyle bağışlaya, çünkü Rabbim çok bağışlayan, çok merhamet edendir."
 
54Hükümdar da dedi ki: "Onu bana getirin, kendime müşavir yapayım." Bunun üzerine onunla konusunca da: "Sen bugün yanımızda gerçekten bir mevki sahibi ve güvenilir bir kişisin." dedi.
 
55Dedi ki: "Beni ülke hazineleri üzerine memur et, çünkü ben iyi korur, iyi bilirim!"
 
56Ve işte böylece Yusuf'u o ülkede yerleştirdik; neresinde isterse makam tutuyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz. Ve iyi davrananların mükafatım zayi etmeyiz.
 
57Ahiret mükafatı, iman edip takva yolunu tutanlar için elbette daha hayırlıdır.
 
58Birden Yusuf'un kardeşleri çıkageldiler; gelip yanıma girdiler; hemen onları tanıdı, onlar ise onu tanımıyorlardı.
 
59Onların bütün hazırlıklarım tamamladığında dedi ki: "Bana sizin baba bir kardeşinizi getirin! Görüyorsunuz ya, ben ölçeği tam ölçüyorum ve ben konukseverlerin en yaranışıyım!
 
60Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size zahire yok ve bana da yaklaşmayım"
 
61Dediler ki: "Herhalde onun için babasından izin almaya çalışırız ve muhakkak bunu yaparız."
 
62Yusuf uşaklarına: "Sermayelerini yüklerinin içine koyuverin, belki ailelerine döndüklerinde anlarlar, belki yine gelirler." dedi.
 
63Böylece babalarına döndükleri vakit: "Ey babamız, bizden zahire yasaklandı. Bu kere kardeşimizi bizimle beraber gönder ki ölçüp alalım ve muhakkak biz onu koruruz." dediler.
 
64Babaları dedi ki: "Hiç ben onu size inanır mıyım? Ya bundan önce size kardeşini İnandığım gibi olursa! En hayırlı koruyucu da Allah'tır. Ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir."
 
65Derken yüklerini açtıklarında sermayelerim kendilerine iade edilmiş buldular. Dediler ki: "Ey babamız, daha ne isteriz, işte sermayemiz de bize iade edilmiş! Yine ailemize erzak getiririz, kardeşimizi de koruruz, belki bir deve yükü fazla alırız ki bu (aldığımız zaten) az bir şey!
 
66Dedi ki: " Kesinlikle onu sizinle beraber göndermem, ta ki hepiniz her taraftan kuşatılmadıkça, onu mutlaka bana getireceğinize dair Allah'a yemin edesiniz! Söz verdikleri vakit dedi ki:"Allah söylediklerimize karşı vekildir!"
 
67Dedi ki: "Yavrularım! Bir kapıdan girmeyin de ayrı ayrı kapılardan girin! Gerçi ne yapsam, hiçbir şeyde Allah' in takdirini sizden sayamam! Hüküm ancak Allah'ındır! Ben O'na tevekkül kıldım. Onun için bütün tevekkül edenler O'na tevekkül etmelidirler!"
 
68Babalarının emrettiği yerden girdiklerinde o, onlardan Allah'ın takdirinden hiçbir şeyi savuşturmuyordu; bu sadece Yak'ub'un içindeki bir isteği yerine getirmişti. Şüphesiz o bir bilgiye sahipli, çünkü Biz kendisine öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
 
69Yusuf'un yanma girdikleri vakit, kardeşini yanına aldı ve: "Haberin olsun ben senin kardeşinim, sakın yapacaklarına göcürgenme (üzülme)!" dedi.
 
70Sonra onların bütün hazırlıklarım yaptığı vakit, su kabım kardeşinin yükü içine koydu, sonra da bir çağırıcı: "Ey kafile, siz kesinlikle hırsızlık yapmışsınız!" diye seslendi.
 
71Bunlara döndüler ve: "Ne arıyorsunuz?" dediler.
 
72Dediler ki "Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü bahşiş var ve ben ona kefilim."
 
73"Allah'a yemin ederiz, kesin olarak bilirsiniz ki, biz bu ülkede fesat çıkarmak için gelmedik; hırsız da değiliz!" dediler.
 
74Şimdi yalancı çıkarsanız cezası ne?" dediler.
 
75-Dediler ki "Cezası kimin yükünde çıkarsa, işte o onun cezası! Biz zalimlere böyle ceza veririz!"
 
76Bunun üzerine (Yusuf) kardeşinin kabından önce, onların kaplarını aramaya başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı, işte Yusuf için böyle bir tedbir yaptık! Melik'in kanununa göre kardeşini alıkoymasına çare yoktu. Ancak Allah'ın dilemesi başka! Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz ve her ilim sahibinin üstünde bir bilen vardır.
 
77Dediler ki: "Eğer o çalmışsa, bundan önce bir kardeşi de çalmıştı." O vakit Yusuf bunu içine attı ve onlara belli etmeden:"Siz çok kötü bir durumdasınız, ne isnat ettiğiniz! Allah çok iyi biliyor." dedi.
 
78Dediler ki: "Ey şanlı Aziz, emin ol ki, bunun çok yaşlı bir babası var; onun için yerine birimizi al: çünkü biz seni iyilik edenlerden görüyoruz!"
 
79Dedi ki: "Allah saklasın, eşyamızı yanında bulduğumuz kişiden başkasını tutmamızdan Allah korusun! Çünkü biz o takdirde zulmetmiş oluruz."
 
80Ne zaman ki ondan ümit kestiler, fısıldaşarak çekildiler. Büyükleri dedi ki: "Babanızın, aleyhinizde Allah'tan söz almış olduğunu, bundan öncede Yusuf hakkında yaptığınız kusuru bilmiyor musunuz? Ben artık babam izin verinceye veya Allah hakkımda bir hüküm verinceye kadar buradan ayrılmam; O, hükümverenlerin en hayırlısıdır."
 
81Siz donun de babanıza deyin ki: "Ey babamız, inan ki oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz, yoksa gaybın bekçileri değiliz.
 
82Hem bulunduğumuz şehir halkına, hem de içinde geldiğimiz kafileye sor. Ve emin ol ki biz, kesinlikle doğru söylüyoruz."
 
83Babaları dedi ki: "Yok sizi nefsiniz aldatmış; artık (bana düşen) güzel bir sabır! Umulur ki Allah bana hepsin! birden getirir. Gerçek şu ki, herşeyi bilen O'dur, her yaptığım bir hikmete göre yapan O'dur."
 
84Ve onlardan yüzünü çevirdi de: "Ey Yusuf'un üstünde titreyen tasam!" dedi ve üzüntüden gözlerine ak düştü; artık yutkunuyor, yutkunuyordu.
 
85Dediler ki: "Hala Yusuf'u anıp duruyorsun, vallahi sonunda kederden eriyeceksin veya helak olanlara karışacaksın!"
 
86Dedi ki: "Ben dolgunluğumu ve üzüntümü ancak Allah'a şikayet ederim ve Allah tarafından sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim!
 
87Ey oğullarım, haydi gidiniz de Yusuf ile kardeşini bulmak için araştırınız; Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyiniz; çünkü Allah'ın rahmetinden ümidin! kesen ancak kafirler güruhudur."
 
88Bunun üzerine Yusuf'un huzuruna girdikleri vakit dediler ki: "Ey şanlı Aziz. bize ve ailemize darlık ve sıkıntı bastırıverdi, önemsiz bir sermaye ile de geldik. Yine bize erzakımızı tam ölçü ver ve bize biraz da sadaka ver; çünkü Allah sadaka verenlere mükafatım verir!"
 
89Dedi ki: "Cahilliğinizde siz Yusuf ile kardeşine ne yaptığınızı biliyor musunuz?"
 
90"A a.! Sen Yusuf musun?" dediler. Ben Yusuf'um, bu da kardeşim! Allah bize lütfuyla iyilikte bulundu;bir gerçektir ki, kim Allah' tan korkar ve sabrederse, muhakkak Allah iyilerin mükafatım zayi etmez." dedi.
 
91Dediler ki: "Vallahii seni Allah bize üstün kıldı. biz doğrusu büyük suç işlemiştik!"
 
92Yusuf dedi ki : "Bugün size karşı kınama yok; Allah sizi mağfiretiyle bağışlar! O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.
 
93Şimdi siz benim şu gömleğim! götürün de babamın yüzüne bırakın, gözü açılır. Ve bütün ailenizle toplanıp bana gelin!"
 
94Ne zaman ki, bu taraftan kervan ayrıldı, öteden babaları dedi ki: "Doğrusu ben bana bunaklık yakıştırmasına kalkamazsanız gerçekten Yusuf'un kokusunu duyuyorum, eğer bunak demezseniz!"
 
95Dediler ki: "Vallahi sen gerçekten eski şaşkınlığında devam ediyorsun!"
 
96Fakat ne zaman ki gerçekten müjdeci geldi, gömleği yüzüne bıraktı, gözü açılıverdi. "Ben size demedim mi, ben Allah tarafından sizin bilmeyeceklerinizi bilirim ?" dedi.
 
97Dediler ki:"Ey bizim şefkatli babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasın) dile, bizler gerçekten büyük günah işlemiştik!
 
98Dedi ki: "Sonra sizin için Rabbime istiğfar edeceğim. Gerçek şu ki, çok bağışlayan O'dur, merhameteden O'dur.
 
99Yusuf'un yanma vardıklarında, ana ve babasını kucakladı, yanma aldı ve: "Buyurun Allah'ın dilemesiyle Mısır'a güvenle girin!" dedi.
 
100Ana ve babasını taht üzerine çıkardı, hepsi Yusuf için secdeye kapandılar. Yusuf da:"Ey babacığım, işte bundan önceki rüyamın yorumu bu; gerçekten Rabbim onu gerçekleştirdi, cidden bana iyilikte bulundu;çünkü beni zindandan çıkardı; şeytan benimle kardeşlerimin arasını dürtüştürdükten (bozduktan) sonra sizi çölden buraya getirdi. Gerçekten Rabbim, dilediği şey için aldığı tedbirde çok hoş davranır. Gerçek şu ki, O, herşeyi çok iyi bilen, her yaptığın bir hikmete göre yapandır!
 
101Ey Rabbim, Sen bana mülkten bir nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Gökleri ve yeri yaratan Rabbim, dünya ve ahirette benim velim Sensin! Benim ruhumu müslüman olarak al ve beni iyiler arasına kat!" dedi.
 
102İşte bu gayb haberlerindendir ki sana onu vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa onlar yapacaklarına karar verip hile yaparlarken sen yanlarında değildin.
 
103Ve insanların çoğu sen ne kadar çok arzu etsen de mümin değillerdir!
 
104Buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun; O Kur'an bütün alemlere ancak ilahi bir uyarıdır.
 
105Bununla beraber göklerde, yerde nice deliller vardır ki, yüz yüze gelirler de onlardan yüzlerini çevirerek geçerler.
 
106Onların pek çoğu Allah'a ortak koşmaksızın iman etmezler.
 
107Yoksa bunlar, Allah'ın azabından; hepsini saracak bir belanın gelivermesinden veya farkında değillerken kendilerine ansızın kıyametin gelivermesinden güven içinde midirler?
 
108De ki: "İşte benim yolum budur; basiret üzere Allah'a davet ederim, ben ve bana uyanlar; Allah'ı tenzih ederim ve ben ortak koşanlardan değilim."
 
109Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de ancak şehirler halkından kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkeklerdi. Şimdi o yerde dolaşmıyorlar mı? Kendilerinden önce gelip geçenlerin akibetlerinin nasıl olduğuna bir baksalar ya! Elbette ahiret evi korunanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?
 
110Nihayet peygamberler ümitlerim kesecek hale geldikleri ve kendilerinin yalancı çıkarılmış oldukları zannına kapıldıkları zaman, onlara yardımımız geldi ve dilediklerimiz kurtuluşa erdirildi. Suçlular topluluğundan ise azabımız geri çevrilmez!
 
111Gerçekten onların kıssalarında akıllılar için bir ibret vardır! Bu Ku'ran uydurulur bir söz değil, ancak kendi önündekinin tasdiki, herşeyin açıklayıcısı ve iman edecek topluluk için bir hidayet, bir rahmettir!
 
 
ReadTheQuran.org